Rakı içmeye çıktım akşam. Tek başıma. Gittiğim mekanın sigara içilen dış tarafına oturdum. İçerde sigara içilmiyor malum. Oturdum içiyorum. Bir süre sonra bi abi çıktı dışarı. Her yer dolu. Masama sokulup “Oturabilir miyim?”, dedi. “Tabi abi”, dedim, “otur.” Oturdu. Konuşmadık başka bi şey. O sigarasını içti ben de sigaramı ve rakımı. Derken piyangocu geldi. Büyük ikramiye anasının .mı trilyon veriyormuş bu yılbaşı. Abi yüz tane çeyrek bilet aldı. 1250 lira yapıyor. Saydı parayı, aldı biletleri. Piyangocu uzaklaşınca dayanamayıp sessizliği bozdum. “Abi” dedim “neden o kadar bilet aldın?”
“Çok para lazım yeğenim!” dedi. Dedim “abi çıkmaz ki sana çok para.” Ki zaten biletler için verdiği para bile bence çok para ya, neyse. Çıkmaz yani çok para. Bu güne kadar selam verdiğim hiç kimseye çok para çıkmadı. Sorun sende değil abi, sorun bende demek istedim. Diyemedim.. “N’apçan abi o kadar çok parayı?” dedim gayrı ihtiyari..
Yüzüme baktı. Sadece baktı uzunca müddet. Sonra anlatmaya başladı. Karısından iki sene evvel boşanmış. Kadın çocuğunu da alıp Almanya’ya gitmiş sonra, babasıgil ordaymış. Velayeti anneye vermiş mahkeme. O gün bu gündür de göremiyormuş abi kızını. Falan filan işte…
“Eee abi” dedim, “kızını görmek senin en doğal hakkın. Bunun parayla pulla ne alakası var? Bilet almaya harcadığın parayla uçak bileti alsaydın gider kızını görürdün..”
“Çok biliyon artist” dedi bana ve hışımla kalktı gitti masamdan. O andan bu ana kadar da kendimi yiyip bitirmeme neden oldu. Ayıp ettim abiye. Belli ki uçak bileti parasıyla halledemediği için meseleyi çok para istiyordu abi. Ve başka çaresi olmadığı için belki de, bütün parasını piyango biletine yatırdı. Oturduğum yerden, gördüğüm ve dinlediğim kadarıyla ahkam kesmek kolay dedim sonra kendime. Kendime kızdım. Sonra Eskişehirspor’un kupa maçı başladı. Maça daldım abiyi de kızını da unuttum. Sonra maç bitti. Sonra biraz daha içtim. Sonra az şiir okudum, az yürüdüm, eve geldim, bi bira açtım. Sonra abiyi hatırladım tekrar. Sahi, abi çok para çıkarsa n’apacaktı acaba?