166.
Ölüyoruz işte. Yavaş yavaş ölüyoruz. Ama bazı geceler farkında olmuyoruz bunun. Hayata kaptırır gibi oluyoruz kendimizi. (Hayata kaptırmak, ne tuhaf laf). Kendimizi olduğumuzdan çok daha güçlü zannediyoruz öyle zamanlarda. Oysa durum tam tersi. O kadar zayıfız ki aslında. Hayatın neon ışıkları kendisine doğru çekiyor bizi. Karşı koyamıyoruz. Kendimizi, herkes gibi bir şey zannediyoruz. Onlar gibi, onlardan biri gibi karışıyoruz aralarına. Aklımızdan geçmeyen şeyler yapıyoruz sonra. İddialı laflar edip, kendimizi vazgeçilmez gibi görüp, öfke,şefkat, kıskançlık, sevgi, nefret gibi zıt hislerden tek bir his yaratıp aklımızın ve kalbimizin kontrolünü o hisse bırakıyoruz.. Sonra bir yerlerde, ağaran şafakla birlikte ağır ağır kendimize gelip, kendi gerçeğimizle yüzleşiyoruz derin bir pişmanlıkla. Ölüyoruz işte. Yavaş yavaş ölüyoruz.. Tek başımıza..